close to

  1. aşağı yukarı, tahminen.
    close to 40 years ago: 40 yıl kadar önce.
saman altından su yürütmek, kimseye sezdirmeden işini becermek.
yakınlaşmak Verb
yakınlık duymak Verb
isabetli, yerinde, (hoşa gitmeyen bir gerçeği) belirten, bam teline basan.
His remark hit close to
home: Taşı gediğine oturttu/Sözü tam isabetli idi.
çarşıya yakın
(a)
den. rüzgâr doğrultusunda, rüzgâra karşı, orsasına (b) yasaları ihlâl edercesine, yolsuzluğa sapmasına kıl payı kalmış.
kapasiteye yakın çalışmak
sıfıra yaklaşmak Verb
uçurumun kenarına gelmek Verb
ağladı ağlayacak
(US) tedbirli ilerlemek Verb
işe yakın ev
köyün yakınından geçmek Verb
(a) rüzgâr yönünde gitmek, (b) tehlikeli/şüpheli işlere girişmek.
You are sailing rather close to
the wind. (c) dürüst davranmamak, kalleşlik etmek.
ders kitabına bağlı kalmak Verb
bozmak Verb
2017'nin sonuna yaklaştığımız bugünlerde, 2017 yılının sona ermek üzere olduğu bugünlerde Adverb
sona ermek Verb
kapatılmak Verb
mektup bu ba son vermek Verb
bir mektuba son vermek Verb
sona erdirmek Verb
birşeyi kapatmak Verb
bir şeyi sona erdirmek Verb
birşeye son vermek Verb
bir sokağı trafiğe kapamak Verb
zihnini bir şeye kapamak Verb
gerçeğe kulak tıkamak Verb
görmemezlikten gelmek, görmek istememek, başını çevirmek.
She closed her eyes to my needs.
zihnini bir şeye kapamak Verb
göğüs göğüse dövüşmek Verb
bitmek Verb
sona ermek Verb
kanunu pek ciddiye almamak Verb
(hikâye) biraz açık saçık olmak Verb
kur fiyatların istikrarlı olarak kapanması
kısalmak (günler)